02
ARALIK 1
- 1 Gece
- 2 Gece
- 3 Gece
- 4 Gece
- 5 Gece
- 6 Gece
- 7 Gece
- 8 Gece
- 9 Gece
- 10 Gece
1
- 1 Yetişkin
- 2 Yetişkin
- 3 Yetişkin
- 4 Yetişkin
- 5 Yetişkin
- 6 Yetişkin
0
- Çocuk Yok
- 1 Çocuk
- 2 Çocuk
- 3 Çocuk
- 4 Çocuk
- 5 Çocuk
Yerel Saat |
A
Doğası ve kültürel zenginlikleriyle ön plana çıkan şehirler için “inci” tabiri kullanılır. Trabzon, eşsiz doğal güzellikleriyle ve buram buram tarih kokan kültürel yapılarıyla “Karadeniz’in İncisi” tabirini hak ediyor. Yeşilin ve mavinin en güzel ezgilere eşlik ettiği bu kadim şehirde tarihi dokular da en az doğa kadar söz sahibi! Bir şehre saatler içinde aşık olmak istiyorsanız, Trabzon’a hoş geldiniz! Peki Trabzon’da geldiğinizde nereleri gezmelisiniz, gelin bir göz atalım...
Bulutların Üstüne Çıkan Bir İnsan Harikası: Sümela Manastırı
Trabzon'a geldiğinizde rotanızı ilk olarak Halk arasında “Meryem Ana” olarak da bilinen Sümela Manastırı'na çevirebilirsiniz. Trabzon’un Maçka ilçesinin Altındere köyü sınırları içinde yer alan Sümela Manastırı, Altındere vadisini çevreleyen Karadağ’ın sarp kayalıklarına inşa edilmiştir. Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu rivayet edilen Manastır, 6. yy.'da onarılmış. Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesiyle birlikte Osmanlı padişahları pek çok manastıra olduğu gibi Sümela’ya da gereken hassasiyeti göstermiş ve bazı imtiyazlar tanınmış. Sümela Manastırı’nın 18. yüzyılda birçok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlara freskler eklenmiştir. 19. yüzyılda manastırın çevresine büyük binaların eklenmesiyle bugünkü mükemmel görünümüne kavuşmuş.
Bugün Trabzon’un simgesi haline gelmiş Sümela Manastırı, Unesco Dünya Geçici Miras Listesi’nde yer alıyor. Altındere Vadisi’nden yaklaşık 300 metre yüksekte yer alan ve yamaca kurulan Sümela Manastırı büyüleyici bir güzellikte... O denli heybetli ki zaman zaman bulutların bile üzerindeymiş gibi görünüyor. Dik bir dağın yamacına yapılmış bu esrarengiz yapıyı seyre doyamayacaksınız.
Her Mevsimi Ayrı Bir Kartpostal: Uzungöl
Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunan bu küçük belde, her yıl yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Civardaki yüksek yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi'ne set çekmesiyle oluşan Uzungöl, yağmur ormanları olan Soğanlı ve Kaçkar dağlarının birleştiği yerde konumlanmıştır. Gölü çevreleyen bu ormanların çok geniş bir doğal yaşam alanı var. Yaklaşık 70 civarı endemik bitki türü, 60 civarı memeli türü ile 250 farklı kuş türüne ev sahipliği yapan Uzungöl’de yöreye özgü alabalık türleri de mevcut. Bu yörede trekking, kuş gözlemleri, aile veya arkadaş gezileri, bisiklet turları ve doğa yürüyüşleri yaparak, uzun süre bu güzelliğin tadını çıkarabilirsiniz. Hayatınız boyunca bakmaktan bıkmayacağınız fotoğraflar çekmek istiyorsanız, gölün biraz yukarısına doğru çıkmanızı öneririz.
Türkiye’de Daha Uzun Bir Mağara Yok: Çal Mağarası
Düzköy ilçesinin Çal beldesinde bulunan, doğal oluşumu ve güzellikleri ile adeta cennetten bir köşeyi andıran Çal Mağarası, aynı zamanda dünyanın en uzun ikinci mağarası. Mağaranın üzerindeki tarihi kale ise göz alıcı. Buraya gidebilmek için biraz yokuş çıkmanız gerekiyor. Ama karşılaştıktan sonra gördükleriniz karşısında yorgunluğunuzu kolayca unutabilirsiniz. Mağaraya giriş için çok az bir ücret ödemeniz gerekiyor. Yerin altında olmasına rağmen vadide yüründüğü hissi veren mağaranın içinde sarkıt ve dikitlerin meydana getirdiği enteresan şekiller karşısında hayrete düşeceksiniz. Mağaranın 1 km’lik alanında gezmek serbest. Ancak yanınıza hırka almanızda fayda var, içerisi epey serin!
Bir Orman Gölü: Sera
Şehre yakın olmasından dolayı erişimi kolay olan Sera Gölü Trabzon’un doğa harikalarından bir tanesi. Heyelan set gölü olan Sera Gölü, Yıldızlı mevkisinden 4 km yukarıda bulunuyor. İsmini hudutları içerisinde olduğu Yıldızlı'nın eski adı olan Sera'dan almıştır. 1950 yılının 21 Şubat günü gerçekleşen aşırı yağış sonucunda Derecik Vadisi yamaçlarından kopan devasa kayaçlar vadinin tabanını tıkamış ve Sera Gölü böylece oluşmuştur. Kopan parçalar o denli büyüktür ki günümüzde dahi bu kopmaların nerelerde meydana geldiği gözle görülebilir. Yaklaşık 18 gün devam eden bir süreçte Sera Gölü bugünkü eşsiz görünümüne kavuşmuştur. O tarihlerde yaşayan yöre halkı gölün oluşumuna bizzat şahitlik etmiştir.
Bir yandan manzarasıyla büyülenirken bir yandan da romantizmi yaşamak isteyenler için harika bir seçenek Sera Gölü. Gölün içinde büyüyen çeşit çeşit ağaçlar ve bitkilere önce şaşırabilir ardından hayran kalabilirsiniz.
Dikkat, Aşırı Oksijen İçerir: Trabzon Yaylaları
Trabzon yaylalarını bilmeyen yoktur. Hiç gitmediyseniz bile bir kez de olsa televizyonda izleyip derin bir ah çekmişsinizdir. İşte o yaylalar ciğerlerinizi oksijenle doldurmak ve gözlerinize de şölen yaşatmak için sizi bekliyor. Şekersu Yaylası, Şerah köyü, Haldizen Yaylası, Lapazen Yaylası, Garester Yaylası, içlerinde en çok ziyaretçi çekenler... Bu muhteşem yaylalarda gezinti yapmanın sizi zihnen, bedenen ve ruhen ne kadar rahatlatacağını hayal bile edemeyebilirsiniz...
Geçmişten Günümüze Armağan: Ayasofya Müzesi
Mimari eserlere özel bir tutkunuz varsa Ayasofya Müzesi karşısında heyecana kapılmamak mümkün değil. Bizans döneminde, dönemin Trabzon İmparatoru olan 1. Manuel Komnenos tarafından 1238-1263 yılları arasında inşa edilen Ayasofya, zamanla eskimeyen güzelliğini korumaya devam ediyor. Bizans mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, kapalı kollu haç şeklinde inşa edilmiştir ve yüksek kasnaklı bir kubbeye sahiptir. İçerisinde üstün bir işçiliğin sergilendiği anlaşılan Ayasofya’da Bizans mimarisinin yanı sıra Selçuklu Dönemi sanatının da izlerine rastlanıyor. Tarihin farklı dönemlerinde farklı şekillerde kullanılan Ayasofya, eskimeyen güzellikleriyle bugün de yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı! Siz de yolunuzu Trabzon'a düşürürseniz, Ayasofya Müzesi'ne uğramadan geçmeyin.
Trabzon'da doyasıya gezerken biraz da dinlenmeye ihtiyacınız olacak. Bu keyifli anlarınızı konforla buluşturarak, yeniden enerji depolamak istiyorsanız Zorlu Grand Hotel'i tercih edebilirsiniz.
Bulutların Üstüne Çıkan Bir İnsan Harikası: Sümela Manastırı
Trabzon'a geldiğinizde rotanızı ilk olarak Halk arasında “Meryem Ana” olarak da bilinen Sümela Manastırı'na çevirebilirsiniz. Trabzon’un Maçka ilçesinin Altındere köyü sınırları içinde yer alan Sümela Manastırı, Altındere vadisini çevreleyen Karadağ’ın sarp kayalıklarına inşa edilmiştir. Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375-395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu rivayet edilen Manastır, 6. yy.'da onarılmış. Doğu Karadeniz kıyılarının Türk egemenliğine girmesiyle birlikte Osmanlı padişahları pek çok manastıra olduğu gibi Sümela’ya da gereken hassasiyeti göstermiş ve bazı imtiyazlar tanınmış. Sümela Manastırı’nın 18. yüzyılda birçok bölümü yenilenmiş, bazı duvarlara freskler eklenmiştir. 19. yüzyılda manastırın çevresine büyük binaların eklenmesiyle bugünkü mükemmel görünümüne kavuşmuş.
Bugün Trabzon’un simgesi haline gelmiş Sümela Manastırı, Unesco Dünya Geçici Miras Listesi’nde yer alıyor. Altındere Vadisi’nden yaklaşık 300 metre yüksekte yer alan ve yamaca kurulan Sümela Manastırı büyüleyici bir güzellikte... O denli heybetli ki zaman zaman bulutların bile üzerindeymiş gibi görünüyor. Dik bir dağın yamacına yapılmış bu esrarengiz yapıyı seyre doyamayacaksınız.
Her Mevsimi Ayrı Bir Kartpostal: Uzungöl
Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunan bu küçük belde, her yıl yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Civardaki yüksek yamaçlardan düşen kayaların Haldizen Deresi'ne set çekmesiyle oluşan Uzungöl, yağmur ormanları olan Soğanlı ve Kaçkar dağlarının birleştiği yerde konumlanmıştır. Gölü çevreleyen bu ormanların çok geniş bir doğal yaşam alanı var. Yaklaşık 70 civarı endemik bitki türü, 60 civarı memeli türü ile 250 farklı kuş türüne ev sahipliği yapan Uzungöl’de yöreye özgü alabalık türleri de mevcut. Bu yörede trekking, kuş gözlemleri, aile veya arkadaş gezileri, bisiklet turları ve doğa yürüyüşleri yaparak, uzun süre bu güzelliğin tadını çıkarabilirsiniz. Hayatınız boyunca bakmaktan bıkmayacağınız fotoğraflar çekmek istiyorsanız, gölün biraz yukarısına doğru çıkmanızı öneririz.
Türkiye’de Daha Uzun Bir Mağara Yok: Çal Mağarası
Düzköy ilçesinin Çal beldesinde bulunan, doğal oluşumu ve güzellikleri ile adeta cennetten bir köşeyi andıran Çal Mağarası, aynı zamanda dünyanın en uzun ikinci mağarası. Mağaranın üzerindeki tarihi kale ise göz alıcı. Buraya gidebilmek için biraz yokuş çıkmanız gerekiyor. Ama karşılaştıktan sonra gördükleriniz karşısında yorgunluğunuzu kolayca unutabilirsiniz. Mağaraya giriş için çok az bir ücret ödemeniz gerekiyor. Yerin altında olmasına rağmen vadide yüründüğü hissi veren mağaranın içinde sarkıt ve dikitlerin meydana getirdiği enteresan şekiller karşısında hayrete düşeceksiniz. Mağaranın 1 km’lik alanında gezmek serbest. Ancak yanınıza hırka almanızda fayda var, içerisi epey serin!
Bir Orman Gölü: Sera
Şehre yakın olmasından dolayı erişimi kolay olan Sera Gölü Trabzon’un doğa harikalarından bir tanesi. Heyelan set gölü olan Sera Gölü, Yıldızlı mevkisinden 4 km yukarıda bulunuyor. İsmini hudutları içerisinde olduğu Yıldızlı'nın eski adı olan Sera'dan almıştır. 1950 yılının 21 Şubat günü gerçekleşen aşırı yağış sonucunda Derecik Vadisi yamaçlarından kopan devasa kayaçlar vadinin tabanını tıkamış ve Sera Gölü böylece oluşmuştur. Kopan parçalar o denli büyüktür ki günümüzde dahi bu kopmaların nerelerde meydana geldiği gözle görülebilir. Yaklaşık 18 gün devam eden bir süreçte Sera Gölü bugünkü eşsiz görünümüne kavuşmuştur. O tarihlerde yaşayan yöre halkı gölün oluşumuna bizzat şahitlik etmiştir.
Bir yandan manzarasıyla büyülenirken bir yandan da romantizmi yaşamak isteyenler için harika bir seçenek Sera Gölü. Gölün içinde büyüyen çeşit çeşit ağaçlar ve bitkilere önce şaşırabilir ardından hayran kalabilirsiniz.
Dikkat, Aşırı Oksijen İçerir: Trabzon Yaylaları
Trabzon yaylalarını bilmeyen yoktur. Hiç gitmediyseniz bile bir kez de olsa televizyonda izleyip derin bir ah çekmişsinizdir. İşte o yaylalar ciğerlerinizi oksijenle doldurmak ve gözlerinize de şölen yaşatmak için sizi bekliyor. Şekersu Yaylası, Şerah köyü, Haldizen Yaylası, Lapazen Yaylası, Garester Yaylası, içlerinde en çok ziyaretçi çekenler... Bu muhteşem yaylalarda gezinti yapmanın sizi zihnen, bedenen ve ruhen ne kadar rahatlatacağını hayal bile edemeyebilirsiniz...
Geçmişten Günümüze Armağan: Ayasofya Müzesi
Mimari eserlere özel bir tutkunuz varsa Ayasofya Müzesi karşısında heyecana kapılmamak mümkün değil. Bizans döneminde, dönemin Trabzon İmparatoru olan 1. Manuel Komnenos tarafından 1238-1263 yılları arasında inşa edilen Ayasofya, zamanla eskimeyen güzelliğini korumaya devam ediyor. Bizans mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, kapalı kollu haç şeklinde inşa edilmiştir ve yüksek kasnaklı bir kubbeye sahiptir. İçerisinde üstün bir işçiliğin sergilendiği anlaşılan Ayasofya’da Bizans mimarisinin yanı sıra Selçuklu Dönemi sanatının da izlerine rastlanıyor. Tarihin farklı dönemlerinde farklı şekillerde kullanılan Ayasofya, eskimeyen güzellikleriyle bugün de yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı! Siz de yolunuzu Trabzon'a düşürürseniz, Ayasofya Müzesi'ne uğramadan geçmeyin.
Trabzon'da doyasıya gezerken biraz da dinlenmeye ihtiyacınız olacak. Bu keyifli anlarınızı konforla buluşturarak, yeniden enerji depolamak istiyorsanız Zorlu Grand Hotel'i tercih edebilirsiniz.